30 Ağustos 2013 Cuma

İnsan neyi seçebiliyor ki hayatta!






Kısa bir zaman önce üniversite yerleştirme sonuçları açıklandı. Eşimin yeğeni Çanakkale'ye yerleşti. Aslında puanı Eskişehir'e yeterken tüm profesyonel tercih programlarını red ederek kendi eliyle yaptığı sıralamada Eskişehir'i daha çok istediği halde ve Eskişehir'in puanı daha yüksekken Çanakkale'nin altına yazmış. Zaten annesi de tercihleri yapmadan rüyaya yatmış oğlunun kazandığı yer olarak deniz kenarı ama küçük bir yer görmüştü. İyi oldu, inşaallah hakkında hayırlısı olur. Belki de en önemlisi iyi insanlarla karşılaşmaktır ve belki bu kazandığı yerde olacaktır.

Bu durum beni yıllar öncesine götürdü. Her tercih zamanı düşerim bu duygu durumuna gerçi: "Neyi seçiyoruz ki hayatta!" Bundan çok yıllar önce puanım İstanbul'u, İzmir'i tutarken ben gidip Konya tercihini bir arkadaşımla beraber nasıl yapmıştım, bilmiyorum. Babam İstanbul olmaz demişti, büyük bir kaosun içine bir başına göndermem deyince ben de İstanbul'u lise 2 de bir gezi esnasında görmüş ve çok beğenmişsem de büyüklüğünden korkmuştum ve yazmamıştım. (Şimdi aklım olsa sadece İstanbul yazardım) Teyzemler Konya'da diye orayı yazmıştım. Zaten önünde ve arkasında da İzmir tercihlerim vardı. Dershanede beni çok seven geometri hocama tercihleri gösterdiğimde 18 tercihe şöyle bir bakıp Konya olacak, öyle hissettim dediğinde hayır demiş, tercih formundan silmeye çalışmıştım ancak öyle koyu bastırmışım ki, silinmemişti. Kredili sistemde okul notumu yanlış ve eksik hesaplayıp gönderen kıymetli lisem sayesinde de olması gerekenden 16 puan eksik gelen punanıma rağmen evimin karşındaki ve bir alt tercihimde yer alan Ege Edebiyattan 15 puan fazla ile Konya Hukuk'a girmiştim. Çok ağladığımı hatırlıyorum, gurbete gideceğim diye. Bir daha da dönemedim zaten evime. Konya'da güzel yıllarım geçti. Nice güzel insan tanıdım. Nice böyle de insan olmaz ki dediğim imtihanlarım da oldu. Hala Türkiye'de yaşanacak şehirlerin başında olduğunu düşünürüm Konya'nın ama burada anlatmak istediğim mevzuu "bütün şartlar birleşip yazılan bir kaderin akışını sağlıyorken neyi seçebiliyoruz ki hayatta " mevzuudur. Evet yol ayrımlarında seçme hakkımız var ama seçtiğimiz değil de nasibimizde olanı yaşıyoruz çoğu zaman. Bunun bizim için daha hayırlı olduğunu kabul ettiğimizde mutlu oluyor, kabul etmediğimizde de sadece huysuzlanmamızla kalıyoruz. Öyleyse yapılacak çok şey yok hayatta, elinden geleni yapıp, tüm tedbirlerini alıp olanı seyretmek dışında. Zaten kendi hayatımızı da bir film seyreder gibi seyretsek, müdahale edemeyeceğimiz senaryoya, karşımıza konan oyunculara ses etmesek sadece kendi oyunumuzu oynayıp THE END'i beklesek filmin galasında gururla durabiliriz insanlığın önünde. Ses etme, kaderini sev...

 HANDAN KILIÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder